There is warfare on free dogs labelled “rescuing strays” in Turkey. This war has been launched on them by claiming that they need to be housed when they do not need human interference in their lives. They are rounded up to fill the concentration camps (CC). These native, original, primitive free dogs are now money makers for the collectors. The term “shelter” was manufactured in the USA to lock up free dogs, “homeless”, undesired minorities, certain ethnic groups in the CCs. The term was exported along with “democracy” and implemented all over the world. This was simply the extension of Eugenicist Population Control policies.
The free dogs of Turkey are collected, mass castrated (destruction of reproductive organs involuntarily, but “humanely”) just like it was done to the women of India, Japan, and many other countries under the USAID programs. Sterilizing humans became the Pretext of doing the same on animals and vice versa. Women were sterilized (removal of ovaries) under gun point in Indonesia, Vietnam, China, and Peru. Women did not want to be castrated. One may not like this comparison, but the free dogs of Turkey also are sterilized against their will. Yet the animal rights clowns talk about the rights of the animals. It must be their right to be imprisoned and to be refused the fundamental right of any living being to reproduce. They are not sheltered because once the gates of the prisons are opened; all the dogs will flee from the CCs. The animal rights cult in Turkey received all its ideology and funding from the West, especially from the USA and Germany initially. They fell in love with the re-labelled Nazi ideology and now they are even making money out of these poor animal slaves by Intercepting Dog Food Aid. They took over distribution of dogfood and marketing deals with the manufacturers and municipalities. They are basically mentally disturbed business people who lack empathy, capitalizing on the sincere feelings of normal people who care for animals. The dog CCs in Turkey are Sources of Disease, because of overcrowding. These CCs are also detrimental for the surrounding wildlife. This fact is confirmed by DVMs who deal with the dogs in the camps. Dogs enter CCs in healthy condition and because of the stress induced lost immunity to diseases they get infected in there, and die, especially the puppies. In some cases, sheep dogs owned by shepherds are stolen from their owners by the dog catchers. I know cases where shepherds lost their dogs suddenly. Sheep dogs do not get lost and not all of them at once. Visiting one of these camps would reveal that there are several kidnapped sheep dogs already castrated and incarcerated. A sterilized sheep dog is not wanted by shepherds. So it cannot be rehomed with shepherds. Two of my sheep dogs were stolen by these legalized gangsters and I located one of them two months after she was stolen and castrated. I cannot breed her any more. She is a Genetic Loss. Apart from that she is not the same dog any more. Being locked up for two months with twenty dogs in a 100sq ft changed her emotional state. Now she is very destructive and nervous. She was a calm dog before she was kidnapped by the animal rights militia. My other dog is lost. The neighbors say that my male dog was kidnapped by the dog catchers from our fenced yard and no one knows where he is now. It is off the record! Pups not “pre-loved” before are also stolen from their mothers and the mothers have no rights to protest whatsoever. These Racist Slave Traders also do not allow pre-owned breeds like Pitbulls to be re-owned and “re-loved”. They are locked up until they die. This is clearly a racist approach. It is more than profiling. Some Pitbulls may have the potential to be aggressive, but not all the Pitbulls are that way. This is a crude generalization and punishing the entire Pitbull population. The organizers of this genocide, the “Dog Rescuers”, in fact are Parasites feeding on the innocent dogs, who invented the nonsense of rescuing free dogs from themselves. March 07 2016 ps: Check the new AR attack on innocent pet owner: http://www.dailymail.co.uk/news/article-3567601/How-low-RSPCA-Animal-charity-seizes-nurse-s-cats-s-hospital-looks-pet-sheep-slaughtered-feed-hunting-dogs.html Yukardaki haberde, Sosyalist İngiltere’deki Hayvan vakfı, RSPCA’in, bir hemşirenin kedilerine nasıl el koyup, sonra çiplerle tecavüz edip, ardından da başka insanlara verdikleri anlatılıyor. Asıl görevi, korku salmak olan vakfın başkanı, hemşirenin pet koyunlarını da kendi gözetiminde kestirtip, av köpeklerine mama yaptırtıyor. Aklını “gelişmiş” batı ülkelerinden alan, her şeyi en iyi kendi bilen, faşist eğilimli milli hayvan hakçının marifetleri, yukarda verilen örnektekinden geri kalmıyor. Artık profesyonel it yakalayıcıları, sadece sokaklardan değil, milletin evinin bahçesinden de it topluyor. Pardon, toplamakla, çalmak arasında bir fark var mı dediniz? Nerden biliyorum? Sadece benim başıma gelmedi, ama başkalarının başına da geldi de ondan. Sayın yakalayıcıların ve toplayıcıların, diğer adıyla köpek çöpçülüğünü kendilerine kariyer edinenlerin, yazlığımızın bahçesinden aldıkları köpeğimizin tasması on km ötede bulunuyor, ama kendisi hiç bir yerde yok! Çalgıcıların hayvan sevgisi, ancak bu kadar mükemmel kendini ifade edebilirdi. Hayvan çalarak! Yukardaki vakıf gibi, terörist şebekelerin kanunileştirilmiş hallerinin TR temsilcileri de, batıdaki büyüklerine yaranmak için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Ecnebinin en totaliter ve en hayvan düşmanı olanlarını TR ye davet edip, ellerinden tutup, inşaa ettikleri toplama kamplarına götürüp, onlardan aferin topluyorlar. Sınıfı geçti geçecekler! Bu parallel yapı, Millete ve gariban hayvanlara saldırılarına henüz yeni başladı. Köpek çalgıcılarına dikkat! Uzun da çalarlar, kısa da. Beni ilgilendirmez demeyen vatandaşın bilgisine..
0 Comments
“Kafeste doğan kuşlar, uçmanın bir hastalık olduğunu düşünürler” – Alejandro Jodorowsky
Burada ele aldıklarım, bir başka makalenin had safhada daraltılmış özetidir. 1- Sokakçıllar neden sokakta? 2- Müdahale edilmezse sayıları artar mı? 3- Sokakçılları kimler neden yok etmek istiyor? 4- Sokakçıllar nasıl yokediliyorlar? 5- Sokakçıllar yok edilmelerine ne diyorlar? 6- Sokakçılların varlığı neden olumlu? 7- Sokakçıllar için ne yapılabilir? 1- Sokakçıllar neden sokakta? Anadolu’nun yerli sokakçılları hep sokaklarda varoldu. Köpek, sokakta, ağılda, bahçede yaşadı, beslendi ama eve alınmadı. Eve almak son onbeş senenin uygulaması. Eve almak Amerikan filmleri etkisi ardından, mama ithali ile başladı. Orijinal sokak köpekleri halâ Orta Doğu ülkeleri, Afrika, Güney Amerika, Orta Asya ve Güney Doğu Asya’da varlar.[1} Avrupa’nın akadamı, her çeşit aborijinliği yokettiği gibi bunları da Avrupa’da son yüzyılda yoketti. Bunlar üzerinde yapılan çalışmaların hemen hepsi bunların, insan toplulukları ile simbiyotik bir ilişki içinde varolduklarına işaret ediyor. Bu hayvanlar kıtlık zamanlarında yenip, bolluk zamanlarında kendi hallerinde, insan artıkları ve insan yapılarının sundukları ortamlarla bütünleşmiş haldeler. Geçmişleri üç beş bin seneden daha gerilere gidiyor. Bunlar hem, genetik hem de kültürel hazineler. Bu hazine, sahib olunmadan, soyları toplu olarak kırılmadan orijinal koşullarında korunup, çalışılması gereken genetik ve kültürel değerler. ABD’de sokak sincapları var. Bu sincaplar meşe olan her yerdeler ve şehirlerdekilerin sayıları doğadakilerden yüzlerce kat çok, çünkü şehirlerin ortamlarında korunuyorlar ve doyuyorlar. Adeta şehirleşmiş, sokakçıllaşmış haldeler ama kimse onları toplama kamplarına göndermiyor. Türkiye’de yollarda kediler eziliyor orada ise sincaplar. Ölenler, yine şehirlerde yaşayan kargalar ve küçük kır kurtları kayotları besliyorlar. 2- Müdahale edilmezse sayıları artar mı? Sokak serçelerinin sayılarının patladığına şahit oldunuz mu? Sokak sincapları toplanmıyorlar ama sayıları adeta sabit. Ortalığın sokak martıları ve güvercinleri ile kaplandığını ve uçakların uçuşlarının iptal olduğunu hatırlıyor musunuz? Aşırı sokak kedisinden trafiğin felç olduğunu gördünüz mü? Sokak kedi ve köpekleri (skk)’lerinin üremesine müdahale edilmezse, şehirlerde insandan daha çok skknin olacağı intibaı veriliyor ki, yalan. Algı hokkabazlarının belli ki ne Malthus ne de Wynene-Edwards hipotezlerinden ne de John Emlen’ın deneylerinden haberleri var. Skkler, populasyonlarını iki veriye göre denetliyorlar: 1- Besin niteliği ve niceliğine; 2- Birim alandaki kedi/köpek (kk) sıklığına göre. Doğrudan insan müdahalesi olmadığı sürece kk lerin sayısı kendi iç dinamiklerince belirleniyor. Ve korunmaları yapay olarak beslenip, kısırlaştırılıp, hapsedilmelerinden değil, kendi hallerine bırakılmalarından geçiyor. 3- Sokakçılları kimler neden yok etmek istiyor? AntiHumanistler. Malthus’çular, populasyonların geometrik olarak artacağını sandılar ki, öngörüleri 1800’lerden beri doğrulanmadı. Bu zihniyet Darwin ile başlayıp, 1869’da Galton ile geliştirilirken, Alman zoolog ve filozof Haeckel ile mükemmelleştirildi. 1904-1906’ da Afrika’da Heroro’ların imhası ile 19.YY’da resmi açılışı yapılmış oldu. Sovyetler, 1932-33’de Ukrayna’da, açlıktan 8 milyon insanın öldürürken tüm dünya seyirci kaldı. Populasyon kontrolü fikri Nazilerce pek sevildi. Bilindiği gibi toplama kampları ve fırınları doldurdular. Nazi fikirleri, İnsan ve Dünya 1980’da Alman Yeşiller partisince aynen tekrar basıldı. Yeşillerin Türkiye’de temsilcileri çöplükteki sinekler kadar çok ve iki koldan çalışıyorlar. Hayvanların kotrolü ve insanların aile yapılarına saldırarak dizginlenmesi. Naziler savaşta yenilince, fikirleri ABD’ye ithal edildi. Populasyon Kontrolü, 1952’de Aile Planlaması adı altında yeniden medyaya salındı. ABD’nin Japonya yaptığı baskılar sonuç verdi; 1955’de, daha önceki yıllara göre %30-50 arasında kürtaj arttı. Dünya Bankası bu işin tabii ki içindeydi. Daha sonra Hindistan’a yöneldiler. 1966’da Hindistan’da kuraklık olunca, ABD Johnson hükümeti, Hindistan’ın zorunlu sterilizasyon (kısırlaştırma) programlarını uygulamaya sokması halinde yardım edeceğini bildirdi. Fikren Amerikan ırkçılarınından aşırılan, ama orada uygulanmayan, evlenmek için devletten izin almak Türkiye ve Çin’de pek tuttu. Çin’de bu uygulama kadınların vahşi bir biçimde kürtajlanmalarına kadar vardı. Bunun örnekleri dolu. AntiHumanistler sadece insan nüfusunu hedef almadı, eşzamanlı olarak, doğada, köyde yada şehirde yaşayan hayvanları ve bitkileri de hedef aldılar. Köpek, kedi, kurt, geyik, bizon, at, güvercin, sığırcık vb ya toplandılar ya da imha edildiler. Sokak kedi ve köpeklerinin imhası ve aşamalı hapsi, insan populasyonlarını kontrolü için bir ön çalışma, pretext. Onların toplu kısırlaştırılması, insanların kısırlaştırılması, hapsedilmesi haline zihinleri önceden hazırlama. Sokakçılların esir edilmesi ve içleri gizli hınç dolu hayvan hakçı zebanilerin elinde ruhsuzlaştırılması, insanların esareti için bir adım. Hayvanların toplanması fikrini geliştirenler ile insanları toplanması ve üremelerini kontrolü fikrini çalışanlar aynı şebeke. 4- Sokakçıllar nasıl yokediliyorlar? Stalin gibi aç bırakarak değil. Sterilizasyon ile; üreme organı kopartarak, söküp, kesip atarak yokediliyorlar. Dikkat ederseniz artık Türkiye’de kimseler ölmüyor. Ya yaşamlarını yitiriyorlar, ya hayatlarını kaybediyorlar ya da etkisiz hale getiriliyorlar. Kasaplık sığırlar, öldürülmüyorlar, işleniyorlar. Her canlı doğduğu anda, hayata yeniden üremek, çoğalmak için hazırlanır. Yeniden üreyememek, ölmeye, yokolmaya mahkum olma halidir. Bu en temel içgüdüyü, dolayısıyla hakkı, sertifikasız hayvanların, hatta insanların (evlilik sertifikası) elinden alımak, canlılığın devamlılığına getirilen sonlamadır. Skk kısırlaştırılması, insan kısırlaştırılmasının kanunileştirlip, toplumca kolaylıkla kabul görmesinin yolaçıcısı. Skkne yer yok sokaklarda; sokak güvercinine de. Kısırcılar, çocuksuzlar, boşanıklar, cinselliği yarım ya da sapmış olanlar ve özellikle aseksüeller ve hatta şeytan tapıcılar. Üreme organı kopartmak, sökmek, kesip atmak beraberinde bir takım sağlık sorunlarını da getiriyor.[3] Dişilerin suçu doğurmaları! Ya erkekler? Onlar doğurmuyorlar ama yine de iğdiş edilmekten kurtulamıyorlar. Hormonları olmayan bir insan ne kadar insani duyguları tadabilirse, hormonlarını doğanın ona verdiği halde kullanma hakkı elinden alınmış bir kedi de, o kadar kedi olabiliyor. Bu sapıklar, mümkün olsa tavukların yumurtlama haklarını ellerinden alırlar ve dönüp “onlara yumurtlamama hakları verdik,” derler. Artık canlıların soylarını devam ettirmek istemesi bir suç. Cezası, hapis ve organ yolunması. Bir kısmı deli numarası yapsa da, esir tacirlerinin, mama tacirleri olduğunun farkına varmak şart. Toplama kamplarına giren mama onlardan geçerken, sokakta vatandaşın beslediği sokakçılların onlara maddi bir getirisi yok, çünkü kurtarıcı tacirler burada devrede değiller. Bu nedenle, onlar için toplama kampı “olmazsa olmaz”. Bu esir tacirleri mama üreticileri değil; seviciler, ve kurtarıcıların elebaşları. 5- Sokakçıllar yok edilmelerine ne diyorlar? Kamplardaki esirlere bakın ve karşılaştırın henüz yakalanmamış, hür olanlara. Esirler hep birlikte en ufak uyarana havlarlar. Onlar bir günde binlerce defa üç beş metrelik alanı arşınlarlarken, ya da yirmisi 50m2 lik aynı alanı, paylaşmak zorunda kalırken henüz esir edilmemiş olanlar günde ortalama beş km’lik bir alan tararlar. Dışardakiler sakindirler. İçerdekilerinse hepsi gergindir, çünkü ait olmadıkları yerde istiflenmişlerdir. Stresden, sinirli olurlar, saldırganlaşırlar. Bir kısmı depresyona girer ve bir köşede saatlerce, günlerce uyurlar, kalpten ya da kanserden ölünceye kadar. Hepsi akıl sağlıklarını kaybederler. Yattıkları yere işeyip, sıçmaya zorlanırlar. Yemek seçemezler. Karınları ağrıyınca, bir yerden iki tutam ot bulup çiğneyemezler. Yatacak yerlerini seçemezler. Toprak eşemezler. Arkadaşları yoktur oynayacak, birlikte koşacak. Eşleri, grupları yoktur. Çocukları, aileleri ellerinden alınmıştır. Hepsinin üreme organları sökülmüştür. Ama tüm bunlar, hayvan hakçı için sorun değildir, o esir ticaretcisine göre, hepsi güvenlikle “hapsi-misafir” edilmektedirler. Bu esirlerin tıkıldıları demir ve beton yapımı alanların kapılarını açın bakalım, kaçı içerde kalacak? Hepsi hürriyete koşacaklardır. Hepsi, zalim hayvan hakçıdan kaçacaklardır. Ortalama hayvan hakçı bir parazit. Skklerini bu parazitlere hiç bir vakit ihtiyaçları olmadı. Hayvan hakçılar henüz köpeklere hapsedilmeme hakkını bahşetmediler. 6- Sokakçılların varlığı neden olumlu? Anadolu insanı özünde hoşgürülüdür ve henüz batının robotlaşmış homo sapienslerine tamamen dönüşmedi. O insiyatif kullanır. Otobüs durağında yatıp kalkan köpek onun için sorun değildir. Niye olsun ki? Kültürel olarak enfekte olmamış Anadolu insanı, kendi köpeğini dolaştırırken bir eline de sopa almaz. Şımarık ev köpeği sahibi, ruhu iltahablı hayvansevicinin ise, elinde genellikle bir sopa bulunur ki, kendi itine yanaşan itleri sopalayabilsin. Sevici olmak kolay değil günümüzde. Her önüne gelen sevici olamıyor. Türkiye’de sokak hayvanlarının serbestliği toplumun rahatlık, standardize edilmemişlik, hoşgürürlük, simbiyotik yaşamayı bilirliğinin göstergeleri. İnsanların bu hür dolaşan hayvanları olağan görmeleri ve onlardan rahatsız olmamaları bir olgunluk göstergesi. Batı’da ise insanlar o kadar robotlaşık ki, sürü başındaki koyun itini arabalarına alıp, sahibsizdi diyerek toplama kampına tıkabiliyorlar. Anadolu halkı henüz tam olarak topraktan ve onun köklü geleneklerinde kopmadı, ama kopması için bir dolu sivil toplum şebekeleri kuruldu. Hayvanları kendilerinden kurtarma şebekeleri de bu kültüre açılan savaş cebhelerinden biri. 7- Sokakçıllar için ne yapılabilir? Öncelikle, vatandaşa, barınak sahte deyimiyle etiketlenen, hastalık konsantrasyon merkezleri, toplama kamplarınının, psikopatolojik grupların üreme merkezleri ve gariban sokakçılar için hastalık yuvası olduğunu anlatılmalıdır. Bu kamplar ve ilgili operasyonlar, aklen sağlıklı vatandaşın ödediği vergilerle işletilmektedir. Ardından bu hastalıklı grupların bir araya gelme ve varolma nedeni kamplar, devletçe yasadışı ilan edilmeli ve çocuklardan “insan yavrusu” olarak bahseden Nazi akıllı, anarşist elebaşlarının acilen akli tedavilerine başlanmalıdır. Tedavileri sonuç vermeyen sapıkların, kendi kurdukları kamplarda ömür boyu misafir edilmeleri, ve acilen mikroçiplendirilmeleri ve ardından kısırlaştırılmaları toplum sağlığı için bir zarürettir. Bu parazit güruh, hayırlısıyla ortadan kaldırıldıktan ve varlık alanları dezenfenkte edildikten sonra ancak, sıra varolma nedenlerine gelecektir. Yapılması gereken ata ot, ite et vermek, kuşu havaya, sokakçılları kamplar dışına salmaktır. Böylece, sokaklar değil, kamplar sokakçıllardan arınacak ve gerçek parazitler; esir tacirleriyle doldurulacaktır. 1* Skklerini kendi hallerine bırakmak. Tabii ki bu seçenek, kontrol manyakları için bir kabus. 2* Sskleri ancak sahibleri istemediği zaman, sahibleri bir kapma götürdüğünde kabul etmek, ama sokaklardan toplamamak. Böylece, ayrıca kamu mülkü araçla gidip almak, milletin vergisini ziyan etmenin ününne geçmek. Ayrım göstermeden ne önüne çıkarsa, ot biçer gibi her otu biçmektense, aynı polisin gelişigüzel sokaktan adam toplayıp hapse atmaması ve sadece huzursuzluk yaratanları toplaması gibi, skklerinden sadece saldırgan ve hastalıklı olanları toplamak. Yeniden sahiblendirilebilecek olanları ayırmak ve tedavi etmek, umutsuzları ise, veteriner hekimin uygun bulması durumunda öldürüp (Pardon! yaşam kontratlarının iptaline gitmek, yoksa "uyutmak" mı tercih deyiminiz?) acılarına son vermek. Skklerinin çoğu sokaklarda olay çıkartmayan hayvanlar. Bunlara müdahale edilmesi, tutuklanmaları, kanuni sahtekarlıklarla tecavüz edilmeleri gereksiz, hatta patolojik bir hâl olup bu hayvanlara parazit ilaçları vermek, kuduz aşılarını yapıp salmak yeterlidir. Gerçek şefkât ve empati sahibleri, Günaydın! [1] Coppinger, R. and L. Coppinger. 2001. Dogs: A Startling New Understanding of Canine Origin, Behavior, and Evolution. Scribner, New York, London, Toronto, Sydney, Singapore, 352 pp. [2] www.newguinea-singing-dog-conservation.org/tidbits/originofthedog.pdf www.bradanderson.org/pads/Journal-of-PADS-36-English.pdf [3] http://dogtorj.com/main-course/neutering-misconceptions/the-negative-aspects-of-neutering-your-pet/ |
KOYÇI: Koyun Köpekleri KitabıArchivesCategories
|